Name :   E-mail :
Message :
entar codez:


[ << | < | 581 | 582 | 583 | 584 | 585 | 586 | 587 | 588 | 589 | 590 | 591 | 592 | 593 | 594 | 595 | 596 | 597 | 598 | 599 | 600 | 601 | > | >> ]

    02nd January 2005 - 12:25:47 AM    
11830 : Mature Women Sex Mature Women Sex
ß Mature Women Sex Mature Women Sexë


    02nd January 2005 - 05:04:06 AM    
11831 : Sammuel Pallsmwell
I like getting drunk, then shitting in middle of intersections.

WHAT DO YOU LIKE TO DO AS A DRINKING ACTIVITY


    02nd January 2005 - 10:21:50 AM    
11832 : Nihat Genç (3.8.2003)Leman`dan aktarma
Nihat Genç (3.8.2003)Leman`dan aktarma

Amerikan Köpekleri: Hürriyet yazarları Yalçın Doğan, Özdemir İnce Bağdat'ta ABD askerlerince tutuklandı, gazetecilerimiz 'biz CNN'de çalışıyoruz' dediler, askerler yemedi, gözaltına aldı, inceleme yaptılar, baktılar ki hakikaten CNN'de çalışıyorlar, 'bizimkilermiş' deyip bıraktılar. Peki, başka gazete­cilerimiz, CNN'den değiller, ne olacak?.. Ama aklıma bir şey geldi. Türk askerleri de Aydın Doğan'dan 'CNN basın kartı' pekala alabilir, böylelikle 'çuval geçirilmeyi' önlemiş oluruz, 'bizim­kiler' muamelesi görürüz... Amerikalıların 'bizimkiler' muamelesi çektiği bu yazarlar, Türkiye yazarları, Türk'ün yazarları olurlar... Rezilliklere, şaka bile yapılmıyor.

Nükleer tehditlerle gezegenimiz yıkılıyor, tarihin en acımasız haksız savaşlarıyla dünya yıkılı­yor, herifin derdine bak, oturmuş plazasında klimalı odasında 'asker gönderelim' diye fetva veriyor. Doktor, hemşire, mühendis, elektrikçi, gıda yardımı gönderelim, aklından geçmiyor.

Ertuğrul Özkök, Sedat Sertoğlu, Sedat Ergin, Altemur Kılıç vb. bir yığın üfürükçü sallıyor. Şu Altemur Kılıç, herif, aksırık tıksırıklarını fikir sanıyor, aksiliklerini Türk Milleti'nin onuru sa­nıyor, Türkiye'yi üç kişiden ibaret sanıyor, babası, Atatürk ve kendisi. Ya şu Sedat Sertoğlu...

Bazı yazarlarımız kendini satmış olabilir, ama kendileri satıldı diye Türkiye'yi de satılmış ka­bul etmeleri, artık rezillik değil, palyaçoluğun dik alası.

Irak savaşı öncesi, hatırlayın. Tüm ekranlar, büyük medya, istinasız Amerika'nın yanında kılıç sallıyordu. Birkaç küçük gazete, birkaç küçük TV, Amerikan aleyhinde ancak propagan­da yapabiliyor ve aşağılanıyorlardı. Ne oldu? Büyük medya Meclisin ve Türk halkının tükürükleriyle boğuldu. Vatan haini, kalleşler, işbirlikçiler olarak beş-on kişi ortada kaldı. Kaçtır dün­yaya rezil oluyorlar.

Bakın kimleri çıldırtıyor, ekmeklerinden ediyorlar. Ülkemizde birçok elçilik görevlisi, yaban­cı medya mensubu, ABD'de de birçok düşünce kulübü (Think-Tank) işte bu medyamızı izle­yerek, Türkiye'deki havayı koklayıp bilgi edindiğini sanıyor, işte kızıl kıyamet burada kopuyor. Ülkemizi ısrarla büyük medya üzerinden koklamaya çalıştıkları için göt üstü düşüp, her defa­sında çuvallıyorlar. Düşünün, elçilik görevlisi ya da muhabirsiniz, gazetelere bakıp, Türkiye böyle düşünüyor' diye yıllardır rapor veriyorsunuz ve tüm dünyayı aldatıp yanıltıyorsunuz. Tezkere günlerini hatırlayın, tüm dünya işte böyle şaşırdı, afalladı. Medyadan aldıkları izlenim­lerle fos çıktılar, şaşırdılar. Artık yabancı elçilikler, yabancı muhabirler kafayı yemiş durumda, artık onlar da gazetelerimizi okuyup, 'asker gönderelim' sloganlarını görünce, golüyle gülü­yorlar, bu gülünçlükleri dünyaya yansıtmıyorlar!

Ancak, inanılmaz şaşırtıcı, yanlış bir siyasal hava yaratılıyor, iletişim araçlarıyla tüm dün­yanın karıncalan, böcekleri izlendiği halde, Türkiye halkının görüşlerini kimse bilemiyor. Bu da bizim işimize geliyor, hem yabancı basın, hem elçilikler, Türkiye'deki havayı koklamakta zor­lanıyor. Bizim medya yine bir balon şişiriyor, koskoca Pentagon bu balona inanıyor, kararlar alıyor, bakıyor ki sonra kazın ayağı böyle değil, bokun bokun oluyorlar. Sonra da Türkiye bizi yanılttı diye tehditlerde bulunuyorlar, sizi yanıltan Türkiye değil, köpeklerinizi

işte, Abdullah Gül Amerika'ya giderken, yine Türkiye asker gönderecek, pazarlığa geliyo­ruz diye raporlar-yazılar verdiler, yine burunlarında sinek şaplattılar. Büyük medyamız başımız­dan eksik olmasın. Hep yanıltsın. Medyamız, Türkiye halkının düşüncelerine hiç itibar etme­yerek, aynı zamanda Türkiye halkının gerçek düşüncelerini de saklamış oluyor ve Amerika her defasında bozum oluyor. Bu iyiliklerini unutmayacağız.

(Abdullah Gül'ün danışmanı Ahmet Davutoğlu çok değerli bir bilim adamıdır, Türk halkının derin hassasiyetlerinin farkındadır. Bir düşünün bu koltukta bugün Demirel, Tansu, Ağar otur­saydı, halimiz nice olurdu? Verilmiş sadakamız varmış.)

Şimdi Pentagon da ayılmaya başladı, köpeği gazetecileri kendilerini sürekli yanıltmasından bıktı, 'adam sandım eşeği, altına serdim döşeği' yine bir bok çıkmadı, diyorlar. Neyse, köpek­lerle sahipleri arasındaki bir sorun, fazla karışmayalım.

Dünya siyaset tarihi, borçlu ülkelerin fazlasıyla tavizler verdiğini yazar, ancak, borçlu ülke­lerin her denileni yapmak zorunda kaldıklarını yazmaz. Dünyada, batağa saplanmış işgal­ci Amerikan askerlerinin yanına asker göndermek isteyen tek ülke var mı? Sadece bizim 'şar­latan' yazarlarımız var. Ülkemizin, halkımızın, meclisimizin 'lavuk' olmadığını, 'satılmadığını' tezkerede gördünüz. Bu cahil ve satılmış yazarlar gibi düşünen bin kişi dahi olmadığını gördü­nüz. bu ülkenin onuru, ahlakı, stratejisinin bu büyük medyanın hiç konusu olmadığını, onla­rın hayatlarının ‘pazarlık’ olduğunu da gördünüz. Avrupa Uygarlığının ahım şahım devletleri, değerden, insanlıktan şampiyon olmuş ülkeleri dahi Amerika'ya karşı sus-pus olurken, beş kuruşsuz bu zavallı ve yoksul ülkenin tezkeredeki kararını hep birlikte gördünüz. Yine görecek­siniz. Sizlerin çuldan çuvaldan siyasetleriniz ortada. Dünya coğrafyasında bu kadar fütursuz­ca, bu kadar haince üfürüp sallayan tek bir yazar, gazete gösterin. Yok. işte, köpekleriniz sayesinde, kaçtır Irak'ta, havanda su dövüyorsunuz! Bu medya on yıllar boyu bizi çok rezil etti, biraz da sizin ağzınıza sıçsın, öğrenin, köpeklerle siyaset olamayacağını!

Neyse... Araplar bizi arkadan vurdu edebiyatı, medyada hâlâ iş yapıyor. Tarih dışı kalmış bu düşünceye hâlâ itibar eden ajanlar var aramızda. Önce İngilizler, sırasıyla, Fransızlar, İsra­il ve Amerika, Türk-Arap düşmanlığı için bu edebiyatı yüzyıllardır kullanıyor. Aynı ülkeler, Arap­lara da Türkler sizi altı asır sömürdü' edebiyatı yaptılar, yüzyıldır.

Türk yazarlarının 2003 yılında hâlâ bu gerici, provakatif ajanların fikirleriyle yazı yazıyor ol­ması cahillik, acıdan da öte, tam bir gülünçlük.

Önce bilmeniz gereken tarihi bilgi şudur, bizi arkadan vuran Araplar bugün tarih sahnesin­de yoktur, İngilizlerin kurduğu tüm krallıklar Arap milliyetçileri tarafından yıkılmıştır. Arap ba­ğımsızlık savaşları iki aşamada olmuştur, birinci cihan harbinde Türklere karşı, ellili yıllarda İngilizlere karşı. Hatta, bizi arkadan vuran Arapların oğlu Kral Faysal, yani Mustafa Kemal'e kar­şı cephede savaşan Şerif Hüseyin'in oğluyla Atatürk, Saadabat paktını kurarak, bağımsızlığı­na kavuşan Araplara karşı kin gütmediğini, dosta düşmana ve bizlere karşı milli bir devlet po­litikası olarak göstermiştir.

Ayrıca, I. Dünya Savaşı'nda ve istiklal Savaşı'nda varolma-yok olma savaşı verdiğimiz halde, bugün hiçbir Türk'te, Araplar kadar büyük İngiliz nefreti yoktur. Arap demek, tepeden tırnağa İngiliz nefreti demektir. 19601ı yıllara geldiğimizde Arap topraklarında tek bir İngiliz kal­mamıştır, İngilizlerin kukla krallıklarını Araplar alaşağı etmiş, tarih sahnesinden silmiştir. Yani, bizim, bizi, arkadan vurdular dediğimiz Araplar bugün tarih sahnesinden silinmiştir. Vahdettin'in, Abdülhamit'in silindiği gibi.

Ama hâlâ zavallı, cahil yazarlarımız yaygara koparıyor, bu fikirlerimizin Ortadoğu toprakla­rında hiçbir anlamı ve karşılığı kalmamıştır. Arap yazarlar, 'Allah'ını seversen ne diyor bu Türk­ler' diye şaşkın şaşkın bizi izliyor.

Aksine, İngiliz muhipliğini Ortadoğu topraklarında yalnız ve yalnız bizler yapıyoruz. Bizi ar­kadan vuranların elinden tutup Arap milliyetçilerinin karşısına eski kralları bir güç diye çıkarı­yoruz. Buyrun, hatırlayın. Irak Savaşı günlerinde, büyük gazetemizin manşetini. Ordumuzdan İngilizlere tarihi tokat. Güya, İngilizlere l. Cihan Harbi'ni hatırlatıp, yardım isteklerini geri çevir­mişiz. Yalan. Oysa, bu manşetle bir hainliği maskelemeye çalıştılar. O da, biz Türklerin milli düşmanı Şerif Hüseyin'in torunu, devrik kralın oğlunu Irak'a götürdük. Üstelik adamla NTV’ de röportaj yaptık. Bizi vuran Arap'ı, bizler ağırladık, karşıladık, yatırdık, yedirdik, otellere yerleş­tirip kapısına güvenlik koyduk. Bizi vuran Arap'ın çocuğunu el bebek gül bebek saklayıp, giz­leyip emaneti Irak topraklarına, yani Arap milliyetçilerine karşı savaşsın diye biz gönderdik!..

Mesela bir Türk çocuğu olarak benim Şerif Hüseyin'e karşı öyle bir kinim var ki, hâlâ onun yedi kuşaktan torununu yolda görsem, öldürürüm, diyorum kendime. Ama devletimiz, med­yamız, Türkçülerimiz hem Araplar bizi arkadan vurdu diye edebiyat yapacak, hem de bizi vu­ran Arap'ı ağırlayıp besleyip, Irak'a gönderecek.

Peki, bu kadar haince, ajanca yalanlara nasıl kanıyorsunuz? Çok basit, yakın tarihimizi hiç okumamakla!

Neyse... Yakın tarihimizde devletimiz adına onur duyacağımız entelektüel çabalar da oldu. 1961 yılında ülkemizde, çok değerli yazarlarımız Şevket Süreyya Aydemir ve Y. Kadri Neyse... Yakın tarihimizde devletimiz adına onur duyacağımız entelektüel çabalar da oldu. 1961 yılında ülkemizde, çok değerli yazarlarımız Şevket Süreyya Aydemir ve Y. Kadri Karaosmanoğlu'nun çıkarttığı ORTADOĞU adında bir strateji dergisi çıkar. Yani, çok sağlam el­lerimiz, büyük bir düşünce vicdanı ve içtenlikle ülkemize büyük çapta bir hizmet yapar. Bugü­ne kadar bu yoğun kapasite ve derinlikte ve içtenlikte bir dış politika dergimiz olamadı. Dergi­nin 67'ye kadar çıkan 60'ın üstünde sayısını inceledim. Genç cumhuriyetimizin bu iki güzel öğretmeni Ortadoğu ülkelerine ağır bir saygı ve yetenekle birbirinden güzel dostluklar, mesaj­lar gönderir. Cihan harbinin yaralarını güzelce ve ahlak temizliğiyle sarmaya, Ortadoğu'daki kardeşlerimizle kutsal bir beraberliğe doğru yol alırlar. Derginin 11. sayısından sonra dergi yö­netimi tümüyle Celal Tevfik Karasapan'ın eline geçer. Yani, bu güzel duyguları ve politikaları, mit müsteşarlarımız, büyükelçilerimiz yazılarıyla paylaşır. Iran, Irak, Suriye, Mısır, krallıklar, Mağrip (Kuzey Afrika), Yemen, Kızıldeniz, Basra hakkında

olaylar, antlaşmalar, iklim, seyahatler, yumuşak bir dil­le ve bir aydın iyiliğiyle kaleme alınır. Neler öğreniyor­sunuz, neler, Libya'nın kazandığı paraları harcayacak bir halkı olmadığı için, komşu ülkelerden halk ithal etti­ğine, Pakistan'ın taşı olmadığı için, yüz binlerce Pakis­tanlı çocuğun yüzyıllarca tuğla fabrikalarında çalışmak zorunda kaldığını, Arap sosyalizminin saniye saniye gelişimi, çatışmaları...

Dergiyi okudukça ağlayası geliyor insanın. Şevket Süreyya Aydemir ve Karaosmanoğlu'nun bu sert ve acımasız coğrafyaya bir ağbi, baba yumuşaklığıyla derin dostluklar kurmaya yönelik yazılan, mesajları, ha­berleri ve yeniden siyasal ilişkilerimizi örme çabaları. Ölümcül düşmanlara karşı ağır hastalığımız milliyetçi­liğin yolunu şaşırmış militanlarına tatlı tatlı dersler veri­yorlar. Ve zaman zaman bizlere: 'Geleceğin aydınlan, Ortadoğu'yla dost olmadan yaşamayız. Ortadoğu kar­deşliğine katkısı olacak geleceğin aydınlarına...' gibi ibareler, duygudan öldürüyor insanı. Araplarla, iç içe, samimi, tam bir kardeşlik rüzgarı estiriliyor.

Son kırk yıldır işte birileri tarafından bu 'dostluk' ağ­ları parçalanıyor. Bir zamanlar, kırk yıl önce devletimiz, aydını, mit müsteşarı, elçisiyle bu dostluğu yeniden kurmanın derdindeydi... Şimdi o dergideki Şevket Sü­reyya, Karaosmanğlu'yla aynı fikirleri söylemeye çalı­şıyoruz, ama artık marjinal kalıyoruz. O günlerde dev­letimizin fikri, meşhur ve güzel yazarlarımızın fikirleriy­di. Bugünlerde, Ortadoğu bizim kardeşimiz dedikçe, devletin içinden birileri tarafından neden dışlanıyoruz.

Bu dostluk nasıl bir fırtınayla altüst oldu, inançları­mız, kardeşliğimiz nasıl çatırdayarak yıkıldı, hangi fikir­ler bozdu bu birliği?.. Bizi, komşularımıza ve coğrafya­mıza son kırk yıl içinde kimler düşman etti!.. Türk Dev­leti son kırk yılda ne oldu da, bu Ortadoğu siyasetinden vazgeçti?., işte birileri bu 'tarih'i öldürdü, bizi Araplara düşman yaptı...

(Dergide bir tuhaf durum gördüm, bugün Daily News Gazetesi'nin sahibi İlnur Çevik'in babası, Türki­ye'nin tescilli meşhur masonlarından ilhan Çevik'tir. Nasıl olmuşsa derginin on birinci sayısında bizim ya­zarlarımız Şevket Süreyya, Karaosmanoğlu gönderil­miş, imtiyaz müdürlüğüne ilhan Çevik getirilmiş. Mev­zuu çözemedim. Komplo teorilerine de inanmam. Gö­rünüyor ki masonlar, derin devletimizin strateji dergi­sinde dahi boy göstermeyi başarmışlar.)

Yani, bugün devletin strateji dergisi Avrasya Dosyası'nın Türkçü politikalarına bizi kimler getirdi? O büyük ve büyülü dünyadan bizleri kimler ayırdı?

Bugün, genel bir kanaat halini almış çok yanlış bir düşünce var. Sanki bizler, Cihan harbinden sonra kü­süp Ortadoğu'ya arkamızı döndük. Hayır. Atatürk'ün Saadabad paktını düşünün, karşı cephede savaştığı Melik Faysalla el sıkışıp antlaşmalar imzaladı. Bizlerin Araplara karşı düşman vaziyet almaya başlayışımızın tarihi, İsrail Devleti'nin kuruluşuyla başlar. Yani, bizim Ortadoğu'da temel politika değişikliğimiz cihan harbi yenilgisiyle değil, Menderes ve sonrası hükümetlerle başlar.

1950'lerde Afrika ve Ortadoğu'da bağımsızlık rüz­garları eser, tek bir bağımsız ülke yokken, 19601ı yılla­ra geldiğimizde otuz, kırk, elli ülke bağımsızlığına kavu­şur. 1950'den sonra Arap topraklarında çok kuvvetli milliyetçilik akımları güçlenir. Araplar tek tek bağımsız­lıklarını kurarlar. Burası önemli.

Çünkü, yedi yüzyıl siyaset yapamamış ve başkala­rının emrinde çalışmış Araplar, Baas rüzgarıyla sarhoş olur. ilk işleri tüm Arapları birleştirmek. Mısır ismini kul­lanmaz, Suriye'de, Birleşik Arap Cumhuriyeti'™ kurar­lar. Bu fikirlerini kendi kültürlerine uygun bir sosyalizm teorisini inşa ederek tarih sahnesine sokarlar.

Mısır'da Cemal Abdül Nasır bir Arap devi olarak gümbür gümbür konuşur. Arapların ufku gelişir ve do­ğuya ve batıya, yani Rusya ve Amerika'ya karşı bir üçüncü güç olarak naralar atarak siyasete girerler. Na­sır kadar, Ortadoğu topraklarında, İngiltere’ye, Ameri­ka'ya ve Batı'ya karşı, onun kadar sert, kararlı ve net konuşan tek bir Arap lideri çıkmadı. Müthiş bir adam­dı. Arap halkı radyo başında onu dinleyip kendinden geçiyordu. Altı günlük İsrail Savaşı'yla Nasır'ın simleri döküldü, gözden düştü ve sonra öldü.

Nasır'ın gümbür gümbür ateşli konuşmalar yaptığı bu günlerde Araplar Türkiye'yi çok seviyordu, hatta Baas, bizim Kemalizm’e tıpkı benziyor, taklitti. Zaten Baas'ın ileri gelenleri Osmanlı okullarında okumuş, çoğu Konyalı, İzmirli, Urfalı, Osmanlı'nın aydınlarıydı. Bizle­re, kardeşlikleri ve hayranlıkları hiçbir zaman bitip tü­kenmedi.

Ve her defasında bizimle, ölçülü, mesafeli, saygıyla konuşmaya çalıştılar. Ancak, 1950'den başlayarak, Türkiye Devleti'nin önce İsrail’e sonra İngilizlere taraf olmasına dayanamadılar, ipler, biz İsrail’le yakınlaştık­ça, İngilizleri destekledikçe koptu. Mısır'ın milli davası

kanal savaşında İngilizleri tutunca bizler, tarihsel bü­yüklüğümüz bir günde yok oldu. Araplar Türklere düş­man olmamak için çok çaba sarf etti, mesela tüm Arapların milli ve ortak davası Filistin'e güç vermemizi istediler... Mesela kanaldan hiçbir İsrail gemisi geçe­mez, hiçbir Arap toprağına İsrailli ayak basamaz. An­cak, bizler Ortadoğu'da siyasetimizi İsrail’le kurmaya çalıştık. Ve İsrail’in Ortadoğu topraklarında cirit attığı, alışverişe girip allem kullem ettiği tek Müslüman devlet olduk.

Türk yazarlarının en büyük cahilliği, Arapların hem İngiliz hem Amerika nefretlerini derinliği bilmiyorlardı, ciddiye almayıp, Arapları küçümsemeye çalıştılar. Bi­zim Amerika yörüngesine girdiğimiz yakın tarihte Arap­lar Amerikalılara karsı varolma-yok olma savaşına girdi. Araplar tarih sahnesinde henüz 'otuz yıl' bağımsız ka­lamadılar, bugün yarısı işgal edildi, diğer yarısı Ameri­ka'nın uydusu.

Bunun sebebi trajiktir; Araplar, özgürlük sarhoşlu­ğuna alışamadılar. Asırlar sonra ilk defa bağımsız dev­let kurmanın sarhoşluğundan kurtulamadılar, hem do­ğu blokuna, hem batıya, yani emperyalistlere külliyen meydan okuyup, naralar attılar. Boylarından çok büyük nutuklarının kurbanı oldular. Meydan okumalarla ba­ğımsızlıklarını yaşatacaklarına inandılar. Yüzyılların ezikliğiyle, bağımsızlığı, İngiltere ve Amerika'ya karşı topyekün bir savaş sandılar, İngilizleri hızla toprakların­dan defeden Arapları, çok geçmeden Amerika kıskaca aldı ve şimdi boğup, öldürmektedir. Nasır'a, 'Ameri­ka'dan gıda yardımı alıyorsunuz' diyorlardı o günlerde. Nasır bu laflan asla kaldıracak adam değildi: 'Gerekirse aç kalırız, gerekirse halkımız et yemez, gerekirse tek öğün yemek yeriz, bağımsızlığımızı kimseye, asla çiğ­netmeyiz!'...

Arapların bir hayat üslubu seçtikleri büyük Ameri­kan nefretlerine bir küçük misal vereyim. Dünya vahşet tarihinin hiç kabul edilmez en zalim katliamlarından bi­ri Esad tarafından Hama'da, diğeri Saddam tarafından Halepçe'de yapıldı, gaz bombalarıyla kasabalar yok edildi. Birinde Kürtler, diğerinde İslamcı grup Müslüman kardeşler tarihten kazındı, iki katliamında baş sebep, bir tarafta Kürtlerin Amerika politikası, diğer tarafta islamcıların Amerika'yla işbirliği yapıyorsun suçlamalarıdır. Hafız Esad, henüz geç bir subay­ken, 1964'lü yıllarda Amerikan işbirlikçisi , gördüğü Müslüman kardeşlerin ayaklanmasını affetmemiş. katliamından tam otuz yıl önce, hepsini bir gün geberteceğinin yeminini radyo başında alenen yapmıştır!

Araplar, milliyetçilik manyağı olmuştu, tüm Arapları birlik içinde, tek devlette toplayacaklar, büyük, birleşik Arap cumhuriyetini kuracaklardı, üç-dört yıl kurdular, Mısır-Suriye yan yana geldi, sonra bu deneyi Irak-Suriye yaptı, sonra iç karışıklık, darbelerle çözüldüler. Arapları bizi tanıtacak en büyük siyasi girişim, Arapların dünya siyaset sahnesindeki en büyük başarısı 'tarafsızlar' blokuna Baas partilerinin tam tekmil katıl­masıdır. Tarafsızların büyük bir lideri Tito, Nehru ise di­ğer büyük lideri Cemal Nasır'dı. Tarafsızlar bloku, dün­yayı kıskaca almış, Varşova paktı ve Amerika ve Nato'ya karşı, meydan okuyordu. Bugün dahi insanlığın tek kurtuluşu olan şu madde, tarafsızlar blokunun üçüncü maddesiydi: 'Elinde nükleer bomba bulundu­ran ülkelerle ilişkiye girilmeyecek, antlaşma yapılmaya­cak, elinde nükleer bomba bulunduran ülkelerin malla­rı alınmayacak!'.

Biz ise o yıllarda, elinde nükleer bomba bulunduran­ların kucağındaydık. Bugün, tüm dünyamız büyük bir insanlık çığlığı arıyor. Bu çığlık, bloksuzların o günkü bu maddesinde yazılı, hepimiz, dünyamız için insanlık için harekete geçeceksek, ve insanlığın tek bir şansı kalmışsa, o da, doğuda ve batıda hepimiz nükleer silah barındıranlara karşı tek cephe olmalıyız...

Tarafsızlar bloku, insanlığın ruhu ve vicdanıydı, bun­ları bu kadar çabuk unutmak, ahlaksızlıktır, özgürlüğün peşinden koşanlarla, köpekliğin, uyduluğun, köleliğin peşinden koşan halkların tarihlerini iyi öğrenmemiz ge­rekir!

Amerika, kısa zamanda, 70'lerin başında, Arapları içerden vurmanın yolunu fundamentalist İslami grup­larla bulmuştu, ya da petrol şeyhlerini Baas'a karşı kış­kırtarak.

Bugün Araplar, çözülmeye, heyecanlarını yitirmeye başlamışsa, bunun sebebi, dünya devi İngiliz, İsrail, Amerika'yı karşılarına almalarıdır. Sonunda Baas'ı, Arap Birliği’ni çökerten İslami gruplar da ters tepmiş, 1980li yıllardan itibaren bu gruplar Amerika'yı vurma­ya başlamıştır. Yani, Arap çöllerinde her kum tanesi Amerikan nefreti taşır. Amerikan düşmanlığı Arapların kültürel ölçüsünü, temkinini, özenini kaybettirmiş, gö­zünü döndürmüş, birer vahşi terörist görüntüsüne sok­muştur. Araplar, yani Müslümanlar bu kadar 'sert' bir millet değildi, önce İngiliz, sonra İsrail sonra Amerika'nın cehennem politikaları onları birer şizofren man­yağa çevirdi.

Arap milliyetçiliği, bağımsızlık ve onurun anlamını,, bugün dahi İngiliz ve Amerikalılardan, İsrail’den kurtul­mak olduğu düşüncesiyle anlar. Nasır'dan sonra Enver Sedat'a Amerika'nın barış ödülü vermesinin sebebi, ni­hayet bir Arap'ın Amerikalılarla masaya oturmuş olma­sıdır. Bu olay, son elli yılın hâlâ en büyük siyasi olayı ve Arap coğrafyasının yırtılmasıdır. Arap dünyası Enver Sedat'ı aradan geçen 25 yıla rağmen hâlâ affetmiş de­ğildir, zaten, bir İslamcı terörist tarafından bu yüzden öldürülmüştür. Ve Arap dünyasının büyük birleştirici abisi Mısır gözden düşünce, ortalıkta hokkabazca dö­nen, Kaddafi, Saddam gibi adamların eline kalmıştır, büyük Arap davası!

Kendi topraklarındaki amansız, emperyalizm savaşı bir yana, Arap gençleri Afganistan'a koşup, Rusya'ya karşı Afganistan bağımsızlık savaşını verdiler. Arapların varolma-yok olma savaşı verirken şehirleri, idareleri, kasabaları katliam, vahşet yerlerine döndü, birbirlerini öldürdüler, birbirlerini suçladılar. Kan gövdeyi götürdü­ğü bu elli yıl içinde, Türkiye ne yaptı, Araplar karşısın­da, İngiliz ve Amerika ve Nato, ve İsrail siyaseti izledi. Başka bir dünyanın menfaatlerine doğru uçtu...

Arapların birlik ve milliyetçi neşeleri bugün heyecanını kaybetmiştir, ancak Irak topraklarından direnişçi­ler Amerika'yı kazıdıklarında, o eski sağlıklı, kanlı, can­lı Arap neşesi, bağımsızlık keyfi yeniden yerine gele­cektir. Belki hayaldir, ama herkesin bilmesi gereken şu­dur, ama beş yıl, ama on yıl, Araplar, Amerika'yı bir gün mutlaka kovacaktır, çünkü başka türlü yaşamaları mümkün değildir. Ve unutmayın, günümüzün Arap mu­cizesi, muazzam bir direniş muazzam bir fedakarlıkla yaşayan Arap gençleridir!

İsrail saldırılarıyla Filistinliler tarih sahnesinde yalnız kalıyor, Arap topraklarının işgali karşısında, Avrupa, in­sanlık, susuyor, işgalci güçlerin tanklarını susarak sey­rediyoruz. Petrolü çalınan, talan edilen, tecavüz edilen Araplar karşısında, hiçbirimiz insanlığın vicdanından konuşmuyoruz!

Türkiye'yi bir uçuruma düşürecek dü­şünce de budur, NATO'ya, AB'ye girmesi, ABD çıkarlarını ilerletmesi, ülkemizin, insanlık vicdanından konuşmasını zora sokmakta. Ama artık, Ortadoğu topraklarında kurnazca, hileyle atılacak bir adım kalma­dı, Amerikalılar bütün siyasi puştlukları de­nediler. Türkiye'nin atacağı yanlış bir adım, bizi Araplar karşısında birkaç dolar için devleti­ni, onurunu, şerefini, askerini, tarihini satmış köleler gibi yapacaktır.

Bugünlerde hepimiz, bizi, Arapların düşmanı haline kimler ve neler getirdiğini yeniden düşünmek zorunda. Bakın doğu topraklarına dönük, CENTO'muz vardı, Türkiye-İran-Pakistan. 60'lı yıllarda CENTO sayesinde Trabzon ve Mersin limanına büyük vinçler gelip geniş­letilmiş, halen ülkemiz dünyaya bu limanlarla açılıyor, İran’a demir yolu döşenmiş ve üstüne CENTO sayesin­de 60'lı, 70'ii yıllarda komşularımızla tek bir sorun ya­şamadık! Şimdiyse, Gümrük Birliği antlaşması yüzün­den, bu ülkelere, Avrupa'dan izinsiz mal satamıyor, on­lardan, Avrupa'dan izinsiz mal alamıyoruz...

Nato, Varşova Paktının Avrupa kıtasına yönelmiş binlerce tümenine karşı Avrupa kıtasını korumak için kuruldu. Bizler tam elli yıl NATO'nun bekçiliğini yaptık. Bunun maliyeti olarak silahlara milyarca dolar, darbeler, kardeş kanı. Avrupa'nın Allah'ı olsa hiç değilse bu ülke bizim için silahlara milyarlar ödedi ve bugünkü ekono­mik çıkmazının bir sebebi de budur, der. Avrupa'nın Al­lah'ı olsa, eski dostumuz, der. Avrupa'nın Allah'ı olsa elli yıl sarıldığı dostunu, Sovyetler çöker çökmez sü­mük gibi kapıya fırlatıp, yedi kat yalnızlığa fırlatmaz. Avrupa'nın Allah'ı yoktur ve şimdi bizi eşit bir üye de­ğil, boynumuza bir demir halkayı antlaşmalarla bağla­mak istiyor. Eğer Avrupalıların Allah'ı olsaydı, AB'ye imza attığımız kırk yıl öncesinden beri, bu birliğin kuru­luş planları aşamasında birliğin içinde olurduk. Kırk yıl­dır, planlanıyor birlik, siyasi, sosyal, iktisadi, sınırlar, nüfus, parası planlanırken Türkiye hesaba katılırdı. Pro­jeler bitti, inşaat tamamlandı, şimdi de Türkiye'nin yük­leyeceği sosyal ve siyasi yükleri tartışıyorlar. Bu yük, bugünün sorunu değil ki başımıza kakıyorlar. Bu yük, kırk yıl öncesinden beri gelen bir maliyet! Şimdi, bina­yı bitirmişler, alırız da, almayız da, sonra gelin de... Tür­kiye'nin AB'ye sığmayacağı elli yıldır bilinen bir gerçek, AB'nin uzmanları, bilim adamları elli yıldır bu gerçeği bi­liyor. Oyalamalarının sebebi, bizim NATO'da köpeklik yapıyor oluşumuz.

işte Türkiye'de yüzünü Avrupa'ya içtenlikle dönmüş aydınlar arasında kafa karışıklığı ve gittikçe büyüyen Avrupa nefreti burada başlıyor. Avrupa Birliği'nin hak­sızca hukuk dinlemeden, attığı imzalan hiç dikkate al­madan Türkiye'yi kullanıp bir çöp gibi sokağa atması­nın sebebi olarak Türkiye'de yeni bir milliyetçilik rüzgarı esmeye başlamıştır. Oysa Türkiye, NATO'dan kalan alacaklarını kuruşu kuruşuna ödetene kadar, AB'nin ya­kasını asla bırakmamalı, onların istediği her antlaşma­yı yerine getirip, getirdikçe AB'yi köşeye sıkıştırarak el­li yılın intikamını almalı.

Kardeşlerim, Türkiye'nin NATO'da köpek gibi kullanılıp sümük gibi fırlatılıp atılması, en batıcı Türk ay­dınlarının dahi kafasını karmakarışık yapmıştır. Ülke­mizde yeni estirilen milliyetçilik rüzgarları tanıdık değil­dir, bu rüzgarlar, ne Namık Kemallerin, ne Mustafa Ke­mallerin ne de bizim şaşkın MHP'lilerin milliyetçiliğe benzememekte. Ne de kaba, gerici, ilkel, sebeplerle doğal olarak oluşmuş bir milliyetçilik türü değildir. Ak­sine, dikkat edin, çok okumuş, onlarca yıl batıya yönel­miş, batılı değerleri benimsemiş aydınlar arasında bu yeni Avrupa düşmanlığı patlak vermiştir.

Avrupa'nın bu kalleşliği batıda okumuş aydınlarımı­zı kışkırtmıştır, ilginç ve çağ dışı bir bağımsızdık rüz­garları estirmesine sebep olmuştur. Türkiye bu yeni tür Avrupa düşmanlığını yavaş yavaş içselleştirerek bir di­namit haline gelmekte. Ülkemiz, milliyetçi ve taşkın profesörlerle dolup taşmakta, ekranlarımız, akıl hastası Avrupa düşmanlarıyla boğulmuş durumda. Bu yeni tür düşmanlığın sahiplerine bakın! Yüzyıldır batı esaslarıy­la batılı okullarda batılı terbiyeyle batılı sanatlarla batılı bilimle büyüyen insanlardır. Bu insanların sonradan görmüş 'milliyetçilikleri de' çok daha körleşmiş, bir akıl hastalığı türüne dönmüştür. Her şeyden pirelenen, her şeyi batının ajanı savan, Avrupa'nın bizi sömürgeleştirip feshedeceğine inanan, batıdan gelen tüm kitap ve metinleri 'ajan' ve 'komplo' gibi okuyan yeni bir mil­liyetçilik türü!

Yani, aklıselim yine kaybedildi, yani uğraşıp duralım artık binlerce profesör manyağıyla... Bu terbiye edilme­miş, yatıştırılması imkansız milliyetçilik, ekranlarda kan çıbanı gibi patlayan çılgın bir düşünce dünyasını da Türkiye'ye yavaş yavaş öğretiyor!

Yani, eskiden bu toprakların gençleri azgın milliyet­çi olurdu, şimdi yer değiştirildi, şimdi, aydınları ve pro­fesörleri vahşi milliyetçileri oluyor!

Batıda doğup batıda ölseler dahi, doğu kökenli ay­dınların zihnini yönlendiren batı kültürüyle doğulu ay­dınlar bir türlü duygudaşlık kuramıyor. Duygudaşlık ku­rulmayan bir kültürü tasvip etmeleri mümkün değil. Tam tersine, öğrendiği ve yetiştiği batı biliminin bilim ve hukuk kılığında, doğulu halklara baskı uyguladığına inanıyor.

Beyni, batılı hukuk, demokrasi, siyaset gibi batılı de­ğerlerle ortak bir söylemi paylaşsa dahi, asla içselleştiremiyor. Yani, hepimiz yüreği başka, beyni başka adamlar olduk. Mesela, doğulu aydınlar batının bilimin­den vazgeçmeseler de, batının sanatsal başarılarını çoktan küçümseyip hiç ciddiye almamaya başladılar. Şimdi, bu kafa karışıklığıyla tamamen başka bir kültü­rün içine girebilmek mümkün mü? Çözülmesi imkan­sız bu sorunlar basit değil, şimdi yüzlerce profesörü­müz batılı gibi düşünmeyi 'bozulma' kabul ediyor, bu kadar büyük bir tuhaflığı bu ülke kaldırabilir mi?

Bizi batıya satan aydınlarımız*. Doğallığını kaybet­memek için direnen halkımızdı. Şimdi aydınlarımız, tür­külerimizi, sanat müziğimizi, tarihi eserlerimizi, Yunus'u, Mevlana'yı, doğuyu merak ediyor, 'dur' diyor. Halkımız ise bugün batı özentisinin en aşağılık örnekle­riyle çorbaya dönmüş Aşmalı Konak gibi dizileri izliyor. Bunları sonra tartışırız...

Bir halkımız daha var, halkımızdan içeri. Ülkemiz, dünyanın en büyük en zengin ekonomisine dahi sahip olsa, asla tatmin olmayacak, Bosna, Afganistan, Çeçenistan ve Irak'ta yaşadığı vicdan sızısını gidermeden rahat etmeyecek, bir halk.

Irak ve Bosna işgaline sessiz kalan Avrupa karşısın­da, halkımız ve aydınlarımız, bir 'insanlık' sesi arıyor, kendi kültürlerinin içinden bir adalet duygusu, bir iyilik fikri devşirmek istiyor.

Karşılıksız iyilik, iyilik, mal gibi, borsa gibi, dolar gi­bi yükselen ya da Avrupa'nın yasaları gibi dünya alem görsün diyen hukuki metinler değil, hiçbir tanımı ve ta­rifi ve kuralı olmayan bir iyilik.

iyilik, hızla yayılır, iyilik, her insanın, her devletin in­sanlığın yasaması için olmazsa olmaz en temel duygumuzdur. insanlığın en büyük değeri. Bir küçük iyilik, dünyanın neresinde olursa olsun fırtınalar yaratır, çok çabuk çoğalır, etkileri asırlar sürer.

Şimdi, kapısı sabah vakti Amerikan askerlerince kı­rılıp parçalanan, annesi babası don gömlek yataktan fırlatılıp duvara dizilen dört yaşındaki Iraklı çocuklar, bizlerden bir 'iyilik' beklemekte. Uçsuz bucaksız çöller­de kendi halinde yaşayan bir Iraklı çoban hepimizden Allah rızası için 'adalet' beklemekte.

Bizi, aydınlarımızı, halkımızı, insanlığı yüceltecek olan değer, iyilik'tir. Rusya, ABD ve Avrupa kültürünün karşısında bizi yüceltecek ve elimize insanlık meşalesi-

ni verecek olan duygu, Allah rızası için kardeşlerimize iyilik'tir. Küçük bir iyilik, devletlerin tüm maddi yasala­rından ve zenginliklerinden ve kudretinden daha büyük anlamlar taşır! İnsanoğlu’nun kaybolmuş ruhu, ezilmiş vicdanı ve hâlâ insanoğlunun evrendeki en büyük mu­cizesi, yardımlaşma, el sıkışma, paylaşma, bir küçük yardım paketi gönderme, komşusunu düşünüp, üzülmesidir!

Petrol ve madenlerimizi ve inançlarımızı bilmeksizin yağmalayanlar karşısında insanoğlunun acısını din­dirmenin tek yolu, iyilik'tir. Hem kendimiz hem halkımız hem devletimiz hem insanlık, zalimlerin işgal ettiği bu dünyada ancak iyilikler yaparak, varolabilir.

Topraklarını, çoluk çocuklarını, inançlarını, sokakla­rını, dünyanın en manyak en delirmiş silahlarına karşı savunan insanların yanında 'iyiliklerimizle' durabilmeli-yiz. Milli menfaatler, devlet çıkartan ve politikalar dü­şünmeden yapabileceğimiz iyilikler tüm insanlığın özle­diği ve aradığı 'insanlık çığlığıdır'.

Ortadoğu toprakları kan ağlıyor. Şarkı söyleyen bir Arap çocuğunu en son ne zaman gördünüz? Yoksul, mazlum, silahsız insanlar, dünyanın en büyük şeytanları Amerika ve İsrail’e karşı ayakta durmaya çalışıyor. 15 yaşındaki evlatlarını intihar bombalarıyla havaya uçurmaktan başka şansları kalmamış.

Isa, bugünlerde ne yapıyor? Hazret-i Musa'yla, Ku­düs'te, ölen, yağmalanan, talan edilen Müslüman ço­cukların ardından kahkahalarla mı gülüyor?

Batı, kültürümüzü ve insanlarımızı neden yağmala­yıp, tarihten silmeye çalışıyor. Batı, kültürümüzü işe yarar, verimli bulmadı mı?

Ama, karanlığımızı çok işlevsel buldu. Öyle verimli karanlığımız var ki, sürekli aydınlatmaya geliyorlar. Ne komik, batının dört yüzyıllık aydınlatma düşüncesi bizi kendi petrolümüzle aydınlatmaya geliyor.

Batı, inançlarımızın ve tarihimizin eski olduğunu, bu kadar eskimiş şeyin asla modern olmayacağını, bu ka­dar eskimiş kültürün ancak zalim diktatörler yetiştire­ceğini iddia ediyor, işte bu yüzden, onurumuzu ve inançlarımızı bombalarıyla örseleyerek, artık bu hırpa­lanmış tarihten ve inançlardan kurtulup atmamızı bek­liyorlar. ABD askerlerinin sırt çantalarında getirdikleri, 'hukuk ve özgürlükleri' bayramlar yaparak kullanmamı­zı istiyorlar.

Bağdat müzesini yağma etmelerinin sebebi, bizim kültürel zengin geçmişimizdi. Ancak, karşılığı dolar olarak belirtilmemiş eserlerdi. Batı, karşılığı dolar ola­rak yazılmamış hiçbir şeyden hoşlanmaz, bu yüzden yağmaladılar, şimdi bu değerli eserler el altı serbest pi­yasada dolar karşılıklarıyla değerlendirildi ve artık bu eserler de batının envanter zenginliklerine girdi.

işgal güçlerine zorluk çıkarttığı için Iraklılara tazmi­nat davası açacak kadar delirmiş, akıl hastası batı me­deniyeti!

Artık, gasp edilmiş bir şirketin malı Irak, iki ortağı yarın birbirine girer. ABD, İngilizlere, 'üç milyar ver, sa­na bırakıp çekileyim' demeye başlar. Ya da ikisi de ar­tık çamura saplanmış bu ihaleyi Japonlara satabilir.

Şu anda, Avrupa ve Amerika'nın üniversitelerindeki bilim adamları bu kadar sessiz kalacak hangi yoğun ça­lışmalar içindeler.

insanlık sorunu kalmadığına göre, ahlak bittiğine göre artık yapacakları, 'kesin bilimdir'. Bilim tarihi de hep bu kesin bilimi arayıp durmadı mı? Çocukları öldü­rüp, ülkeleri yağmalatıp sarsılmayan tek insan türünü onlar bu kesin bilimle icat etmediler mi?

Irak'ın ne kadar barbar, geri, zalim, İslam’ın ne ka­dar vahşi bir din olduğunu dünya ekranlarından reklam etmek için Irak'ı atom bombalarıyla yağma ettiler. Bu sefer bilimsel inceleme için değil, askeri bir inceleme için geldiler. Bu ülkeyi işgal ve halkını topyekün öldür­mek, batı kayıtlarına ye idrakine, tamamen profesyonel bir çalışma olarak girdi. Bu profesyonellere yardımcı olmak hiçbir ülke ve modern insan için utanç verici de­ğil, artık.

Ama bilmedikleri bir şey var! Güneşin neden bu ka­dar parlak olduğunu hâlâ bilemiyor bilim adamları! Rüzgarın meteorolojinin konusu olduğunu sanıyor bu adamlar, rüzgarın Tanrı'nın soluğu nefesi olduğunu unutmuş, bu adamlar!

O kaskatı, sert, çelik silahlarıyla, hala iyilikten, ada­letten bahseden Allah'ın çocuklarını ve Allah'ı öldürme­ye yemin etmişler!

Yer, gök, doğu, batı, uygarlıkları, bilim adamları... Görecekler, ilahiler mi deliyor bu gök kubbeleri, atom bombaları mı?

Şimdi, hepimiz dua ediyoruz, karanlık ve kutsal yal­nızlıklarına gömülmüş Iraklı çocuklara!

Ve hepimiz artık, Bağdat'ta bir Amerikalı asker daha öldürülünce, bir çentik daha atıyoruz

http://www.metu.edu.tr/~ulubay/amerikankopekleri.htm



    02nd January 2005 - 12:09:09 PM    
11833 : Angry mom
My son is a big fan of "Saved by the Bell" and was searching for "Dustin Diamond" and found this website. I am totally appauled at the entries in this website which my 9 year old son was reading and am completely disgusted with Mr.Diamond. It is obvious that Mr.Diamond is some kind of pervert and getting his kicks from this filth...I wont even let my son watch that show again. Goodbye and may god have mercy on your soul.


    02nd January 2005 - 03:13:34 PM    
11834 : dear angry mom
Dear Angry Mom,
This web site is not even registered to the real "Dustin Diamond".
After trying to sue the domain registrar in 2003, he failed in doing so.
You will also notice on the home page, it states:
"This site is in no way affiliated with Dustin Diamond"
PAY ATTENTION!


    02nd January 2005 - 09:45:16 PM    
11835 : Very Angry Dad
Hello Angry Mom, I agree with you completely. Is there no way to have this website closed down? I caught my daughter, age 8, reading this stuff and did some checking only to find that she had written in some things with the name Kurt Steinberg. You can imagine my disgust at what I've been reading. Now my 8 year old daughter is in contact with some of these people and we are afraid that she'd going to be brainwashed and taken from us and TAKEN FROM THE LORD. Praise Jesus!!
God Bless that Pastor,
DAD


    02nd January 2005 - 09:53:36 PM    
11836 : Extremely Angry Grandfather
Angry Mom and Very Angry Dad, I agree with both of you. My 11-year old grandson was reading the garbage posted here the other day. He was very disturbed by the disgusting things written by "Princess Puessie." This alleged "Princess" should be hunted down and locked up in a cage, and the key should be thrown away. Mr. Diamond must be really proud of himself for letting this happen.


    02nd January 2005 - 10:04:44 PM    
11837 : Guardian of the GOOD
I think you are so right, Extremely Angry Grandfather and round up all of those posers and trolls and people who think they can write such shit here for my wife and daughter to read.My neighbor wrote me this, "I can easily understand this problem as this has infrequently happened to me, sometimes almost enjoyable and others just really embarrassing. I've found that when YOU think you are going to have problems jelqing accompanied by urination, then I get myself quickly into the bathtub, and hope that this workout will be beneficial. In the long run, I'm working on a larger cock, but have had little success even when I plug into my butt one of those aneros devices which makes me a little bit harder for the workout. Recently when I was wailing away on the stick, I thought, "Oh wow, I'm going to cum OR piss" and it was rough going since my internal activities told me that it was one or the other. OUT flew the cum followed by piss all over me, lying down in the tub, and if that were not strange enough, I popped a few loud farts. I didn't know whether I should be laughing or crying. It was the strangest orgasms I've had since the last one when I had taken so much codeine for a neck problem, was numb all over and blew jizz all over myself, the bed and walls and hardly felt it cumming. I've tried jelqing with a condum on just in case of urine, but that doesn't feel good at all: in fact it doesn't FEEL at all. The only thing I don't like about being in the bath tub is that it's COLD and that causes me to lose sort of an erection as you can imagine. So I run hot water into the tub and partially submerse myself in this warm water, hoping it doesn't cool before I've gotten through with the long excercises and with hopes a good blast of jizz, which then hits the water and clots quickly and sticks to the sides of the tub, which means lots of cleaning up. Good luck, guys, this is a male thing for s


    02nd January 2005 - 10:09:46 PM    
11838 : Angy Uncle here in Buffalo
I'm posting this message in a translation and I think this is the one in code. Let me know if you think dustin posted this or not? something should be done and soon.\
First the text then my translation


""""""Nükleer tehditlerle gezegenimiz y‡k‡l‡yor, tarihin en ac‡mas‡z haks‡z savafilar‡yla dünya y‡k‡l‡-yor, herifin derdine bak, oturmufi plazas‡nda klimal‡ odas‡nda 'asker gönderelim' diye fetva veriyor. Doktor, hemfiire, mühendis, elektrikçi, g‡da yard‡m‡ gönderelim, akl‡ndan geçmiyor.""""""


Ok, here's the translation. Let me know what you think:

""""""Nuclear tendonitis is the gemniz of the tarhin and many mask hakcs do ya know that heiffer? dear Dien on bakery plazoals, and climate in the yard wotih gonorhean and akolhal and guess it so"""""""""""""


    03rd January 2005 - 10:01:48 AM    
11839 : Creepy Uncle
Angry Mum, Dad & Grandfather, I was very turned on by your posts. Have you ever caught your children masturbating to the posts on this guestbook, or to other online pornography? Have you ever walked in on them handling their under-developed, pre-pubescent gentialia whilst looking at naughty things on the Internet? Do you ever punish them by forcing them to play with your genitals, or by inserting things into their puckered, ruby-red starfish?? If I was allowed to look after children, that's what I would do!!! Oh my!!!!!


    03rd January 2005 - 10:39:18 AM    
11840 : Gay Zack
I'm back after a 2 week long tour of rest stops and glory holes! I dressed up as Screech and engaged in the filthiest of sexual acts in truck stops, rest stops and glory holes all through out the country! Everywhere I went queers were more than willing to lube up my ass and shot their load in my jew fro wig. I wore the same pair of zubaz, and they are caked in anal juices and semen of mine and many countless other queers on the scene. My ass is really hurting, but I shall soon be back to my local dumpster scene to show off some new moves I learned.


    03rd January 2005 - 11:13:35 AM    
11841 : laura
i used to have his address but i cant find it now i will try a look for it ok



luv ya laura hickman x x x x x x
dustun ur a great actor


    03rd January 2005 - 02:06:16 PM    
11842 : Rocco
Hello everyone. I hope everyone had a good new years celebration and its good to see Gay Zack back. For New Years I went to a truck stop dressed as Belding with a gang of my queer friends. We took a shitload of fireworks with us and shot them at each others asses! I took a few bottle rockets right up the ass! Then I stuck a roman candle in my ass and fired it at a Screech. It caught his Jew Fro on fire and he ran around screaming while he burned up! The rest of us had a great laugh about that! After that we got down to serious business and had a circle jerk, all cumming at the stoke of midnight! True Orgazmic Delight!
ROCCO


    03rd January 2005 - 02:54:27 PM    
11843 : Creepy Father
Mr. Diamond, my son came crying to me after discovering your website. What is this crap, and why have you allowed people to write perverted things here? You should know that I pitched a tent when I started reading the messages and my tent has not gone away even though I've been reading messages for the past 2 hours. I do have a question for you that I can't get out of my head. Whose nuts felt better in your mouth - Mr. Belding's or Slater's?


    03rd January 2005 - 02:58:57 PM    
11844 : Gay Zack
sounds like you had a really queer new years Rocco, mine was with a pair of queers I met in a rest stop who told me of a secret underground scene for only the filthiest and seasoned of queers! I pleaded with them to take me there, they did in exchange for a cleveland steamer. They blindfolded me so I had no idea where I was going, but once there I could smell the wonderfull smell of man ass and screams of orgazmic pleasure. They took the blindfold off and introduced me to the founder, I told him tales of dumpster scenes and SBTB anal play. He seemed very turned on and impressed with me and he told me he wanted me to experience something I've never done. He took me to his quarters where he invited another man who looked like a young Mr. Belding and they proceded to give me double anal, if you think one cock in your ass is good, try two at the same time. They had their timing down perfect, it made me cum like never before and my anus really took a beating. It was a night I'll never forget.


    03rd January 2005 - 04:24:47 PM    
11845 : Guardian of the Sphincters
Gay Zack, you sound liek a fun guy. But hey I just want my kids NOT to read this website shit as it's so offensive. I caught my 15 year old son doing that last night AND HE'LL NEVER FORGET THE PUNISHMENT....ever!!! I bent him over his bed, shoved that horrible pic of Dustin he found on-line, and then grabbed his bottle of lube I found under the bed....I greased my prick up and shoved it deep into his asshole. Yeh, fuck, lots of crying as you can imagine, but THAT IS HIS PROBLEM. Such filth is written here from that kurt and his wife peussel or pussy. Shocking. Anyway, my son is still having trouble walking and my daughter asked what the problem was...THEN I found that she had also been reading this shit. I crammed my cock down her throat until the jizz shot toutta her nose. Discipline is what this little bastards need nowadays. Not all this crap about dumpsters and public toilets. JESUS!!!!!!! I say IF YOU'RE GOING TO PARTICIPATE IN PERVERSION, THEN KEEP IT AT HOME, LIKE DRINKING ALCOHOL.


    03rd January 2005 - 04:54:39 PM    
11846 : The Tosser
guardian of the sphincters - let's have an anal fucking session


    03rd January 2005 - 07:33:15 PM    
11847 : Shaka Zubar
Looking for gay anal sex with a hot nigger?


    03rd January 2005 - 08:03:48 PM    
11848 :
screech, you are such a pathetic loser! This website was my first hit on google.com when I typed in "queer 'Cleveland steamer'"


    03rd January 2005 - 09:00:03 PM    
11849 : The Cleveland Screamer
To the Tosser; shit yeh, and let these fucking kids of mine just watch. why should they get a cut of the action? I just got this note from madre loki and I think she's in trouble with Kurt again:::::::::::::::::::::::

Hi everyone, at Mass today, someone tried to insert his finger into my butt during the Credo. I nearly flipped out and screamed JESUS SAVES. it didn't work. Amen. Love from Mommy Loke here in hawaiiiiii

[
<< | < | 581 | 582 | 583 | 584 | 585 | 586 | 587 | 588 | 589 | 590 | 591 | 592 | 593 | 594 | 595 | 596 | 597 | 598 | 599 | 600 | 601 | > | >> ]


[ page load ] Completed in 0.040762 seconds.