05th May 2005 - 11:54:13 PM |
13438 : Ox |
Screech, remember that episode where you learned about gravity in Mr. Tuttle's science class? Remember when Mr. Tuttle said that, assuming no wind resistance, two objects of different mass dropped from the same height would hit the ground at the same time? Remember when you said you didn't believe him? Remember when Slater yelled from the back of the class "SHUT UP, YOU ZUBAZ-WEARING COCKSUCKER!!!!" Remember when everybody except you laughed hysterically at Slater's insult? Remember when Mr. Tuttle asked the class to calm down and then told everyone to go the the roof for a test? Remember when Mr. Tuttle dropped a nickel off the roof and everyone watched it hit the ground? Remember when you leaned over the edge of the roof to get a bird's eye view of the nickel? Remember when Mr. Tuttle said it was time to drop more things? Remember when he held an apple in his left hand and then walked over to you and kicked you in the nuts? Remember when you fell over in pain and then Zack and Slater picked you up and fired you off the room as Mr. Tuttle dropped the apple? Remember when the apple and your scrawny body both hit the pavement at the same time? Remember when Slater said he still didn't understand the law of gravity, so Mr. Tuttle told Zack and him to drop trow and piss off the roof? Remember when Zack, Slater, and Mr. Tuttle all pissed off the roof, and their urine landed on your mangled body? Remember when they were done urinating and then started throwing gravel from the roof down onto you? Remember when you were struck in the eye with a little rock thrown by Slater and suffered permanent damage to your cornea? Remember when Zack took off his shoe and threw it at your head from the top of the roof? Remember when it hit you in the head, knocking you out? Remember when you woke up and were paralyzed in a hospital? Remember when your nurse was a flaming HIV+ homosexual? Remember when he used to drug you up and unload his HIV+sperm in your mouth? Remember when you contracted HIV from him and now have full-blown AIDS? You sure got screwed over that time! |
06th May 2005 - 05:14:49 AM |
13439 : Halkların kardeşliğine özlem gönüllüleri |
GENOCIDE on ARMENIANS ** - Ermeni soykırımı yeni soykırımlara suç ortaklığı ile gizlenmeye çalışılıyor… - Aynı kanıdayım!.. Pekiştirici belgesel ekranda... 24 Nisan günü nedeniyle Ermeni soykırımı tartışmaları gündemin odağına oturdu. Dışarıda Ermeni soykırımının resmi olarak tanınması için birçok ülkede başlatılan girişimler karşısında düzen cephesi topyekûn bir mücadele verdi. Sonuçta birçok ülke yönetimi tarafından Ermeni soykırımı resmen tanınırken bazıları da, son ana kadar meseleyi sıcak tutup akabinde orta yolcu bir tutumla geçiştirerek, konuyu gelecek yıl yeniden ısıtmak üzere şimdilik rafa kaldırdılar. Ermeni soykırımı konusu ülke gündemine her yıl olduğu gibi Türk dış politikasının geleneksel bir sorunu olarak geldi. Böyle olması sorunu, egemenler cephesinden şoven milliyetçi bir tarzda kullanım için uygun bir malzeme haline getirdi. Öyle ki, Ermeni soykırımı, benzer her sorunda olduğu gibi “dış güçlerin Türkiye'ye bölmek için kullandığı bir uydurma” olarak gösterilerek işin içinden çıkıldı. Meselenin bu biçimde açıklanması emekçilerin aklını çelmek için yeterliydi. Gerisi artık “milli dava”nın hakkından elbirliğiyle gelmeye kalıyordu. Bunu yapmak için ortada bir sıkıntı yoktu. Zira bir mesele “milli dava” haline getirilmişse aykırı sesler “vatan haini” olarak kodlanıp kolaylıkla devre dışı bırakılabilirdi, böyle de oldu. Meydan at sürmeye elverişli olunca düzen partileri, CHP başta olmak üzere, “milli dava”nın gönüllü neferleri olarak öne çıkıp mücadele ettiler. Sendikalar, üniversiteler, “bilim adamları”, medya vb. bu “milli seferberlik”te onları tamamladı ve yekpare bir koro halinde görevlerini yerine getirdiler. - Ama seferberlik halinde örgütlenen bu “milli dava”nın dış cephede pek bir ağırlığı ve değeri olmadı, olamazdı da. Zira şoven milliyetçilikte yarışan tüm düzen güçleri emperyalistlere kölece bağlı olduğundan, onların seslerine “dış güçler”in itibar etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Nitekim sorunu malzeme olarak kullanan emperyalistler düzen cephesinin milliyetçi şoven çığlıklarına itibar etmedikleri gibi “belgelere dayalı kanıtlar”ına da en ufak bir alaka göstermediler. Sonuçta Ermeni soykırımını kullanarak ne elde etmek istiyorlarsa bir kez daha aldılar ve Ermeni soykırımı defterini gelecek 24 Nisan'da açmak üzere kapattılar. Hal böyle olunca “milli dava”nın şoven milliyetçi şahinlerine de çenelerini kapatmak düştü. - Büyük bir gürültü halinde koparılan inkarcı ırkçı şovenist kampanya, Bush'un “soykırım” sözcüğünü ağzına almamasıyla birden sönüverdi. “Milli dava” güya böylece hedefine ulaşmış oluyordu. Demek ki “tarihi gerçekler”, “Ermeni mezalimi” vb. hep Bush'un ağzından çıkacak birkaç söz içinmiş. Ama gün gibi açık ki Bush'un soykırımdan bahsetmemesi ancak sermaye iktidarının İncirlik'i USA'ya kayıtsız şartsız teslimiyle mümkün olmuştur. Ülke yönetenleri kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıklar ve meclisi göstermelik olsa dahi bilgilendirme ihtiyacı duymadan gizli bir hükümet kararnamesiyle böylesine kapsamlı bir USA&USrael uşaklığına imza atmışlardır. Yani bir yandan Ermeni soykırımını inkar ederken diğer yandan halkların kırımından sorumlu Yahudi yularlı AngloSaxon emperyalizminden bu inkarcı politikaya destek karşılığı yeni katliamlar için ona yataklık yapıldı. Bush'un ağzından çıkacak bir söz karşılığı ülke toprakları ABD'nin sınırsız hizmetine sunuldu. Elbette herhangi bir karşılık olmaksızın da efendilerine bu hizmeti sunmaktan kaçınmayacaklardı. Ama böylelikle en azından alış-veriş mizanseni kurularak görüntüyü kurtarmış oldular. - Aslında bu kadarı dahi Ermeni soykırımı konusunda ileri sürülen devlet tezlerinin yalana dayalı olduğunu göstermektedir. Madem tarihlerinde verilmeyecek hesap yoktu, madem Ermeni halk, savaş koşullarında zorunlu bir göç nedeniyle hastalıktan vb. kırıldı, öyleyse neden halklara karşı örgütlenen Amerikan saldırganlığının merkez üssü olmak pahasına tezlerinizden geri adım atıyorsunuz? Öyle ya doğru ve meşru olan için bu tür kirli pazarlıklara ne gerek var? Ama suçları sabit olduğundan emperyalist efendilerinin kucağında yeni suçlar işleyerek durumu kurtarmaya, birlikte tarihi insanlık suçlarını “halının altına” gizlemeye kalkıyorlar. - Bu kadarı şaşırtıcı olmadığı gibi yeni bir durum da değildir. Çünkü emperyalistlerin Ermeni soykırımına ilgileri asla ahlaki ve insani sorumluluk gibi gerekçelere dayalı değildir. Onlar bu gibi sorunları işbirlikçi uşaklarını terbiye etmek ve yola getirmek, daha fazla ödün koparmak amacıyla kullanmaktadırlar. Geçmişte başka şeyler, bugün İncirlik'in sınırsız kullanımını elde etmişlerdir ve gelecekte ise başka ödünleri masaya koyacaklardır. Sonuçta emperyalist-kapitalist düzen bu biçimde, bir sarmal halinde, insanlık suçlarını yeni insanlık suçlarıyla kapatarak, ama aşağılık ve ikiyüzlü ahlaki masallarla yoluna devam ediyor. - Ermeni soykırımı zaten emperyalistlerle kurulan benzer bir suç ortaklığının ürünü olmuştur. Zamanın Osmanlı yönetimi Sefared denilen devşirmelerin derin kontrolü altında her kanlı savaşın bir tarafı olurken gerici hesaplarını uygulama imkanı bulmuştur. Mason olmayanın yönetici olmasının ender bulıunduğu bir kanlı sirk olan TurCIA'da, Ermeni soykırımı işte bu hedefler doğrultusunda Anadolu'yu Türkleştirmek, Turancı sınırlara ulaşmanın önündeki engelleri temizlemek biçimindeki ırkçı düşüncelerin ürünü olmuştur. Osmanlı devleti Ermeni halkın kırımını, Alman emperyalizmine yaslanarak ve ondan aldığı destekle gerçekleştirmiştir. Bununla birlikte Ermeni halkın kırımı tümüyle planlı ve sistematik biçimde Osmanlı devleti tarafından merkezi olarak örgütlenmiştir. Osmanlı ordusu yanısıra, hapishanelerden bu iş için özel olarak salınan katiller MİT'in önceli olan Taşkilat-ı Mahsusa tarafından örgütlenerek bu kıyım için seferber edilmiştir. Sonuçta sadece savaş bölgesinde değil, ülkenin her köşesinde Ermeni halk, kadın-çocuk demeden toplanarak, ya toplu olarak vahşice katledilmiş ya da “tehcir” kararı sonrası Suriye yollarında sistematik olarak yokedilmiştir. Tarihsel araştırmalarla ortaya konduğu üzere bu dönemde katledilen Ermeniler'in sayısı 600 bin ile 1.5 milyon arasında değişmektedir. Elbette sayının 600 bin ya da 1.5 milyon olması bu vahşetin özünü değiştirmemektedir. Sözkonusu olan Osmanlı devletinin kardeş bir halkı gerici ve yayılmacı çıkarları uğruna sistematik biçimde katletmiş olmasıdır. - Bu noktada sermaye devletinin bugün şoven propagandasına malzeme yaptığı Ermeni örgütlerinin eylemlerine de değinmek gerekmektedir. Sermaye devletinin iddiası, Ermeni kıyımını, Ermeni çetelerinin Müslüman halka karşı düzenlediği katliamlar karşında yapılmış meşru bir savunma eylemi olduğudur. Ancak milliyetçi Ermeni örgütleri tarafından, özellikle Rus emperyalizminin yönlendirmesiyle yapılan bu tür eylemlerle soykırımı bir tutmak ve karşılaştırmak beyhude bir çabadır. Çünkü bir tarafta devlet tarafından bilinçli ve sistematik olarak bir halkın ülkedeki köklerini kurutmaya yönelik yapılan vahşi bir soykırım sözkonusudur. Diğer tarafta ise olduğu kadarıyla Ermeni milliyetçi örgütler tarafından gerçekleştirilen insan katliamları. Dolayısıyla durumu bu biçimde açıklamaya ve “onlar da bunu hakettiler” biçiminde meşrulaştırmaya kalkmak, tarihin gördüğü en büyük insanlık suçlarından birine arka çıkma arsızlığından başka bir şey değildir. - Emperyalizmin Ermeni soykırımındaki rolü ve sorumluluğu mason töneticilerin kontrolu ve entrikalarıyla sınırlı değildir. 1. emperyalist savaş sırasında rakip emperyalistler tarafından bu olay sistematik biçimde kullanılmıştır. Ancak ne zamanki emperyalist savaş sona ermiş ve Kemalist burjuva iktidar konumunu sağlamlaştırarak emperyalistlerin dümenine bağlanmış, işte o zaman Ermeni soykırımı “halının altına” itilmiş, unutulmaya terkedilmiştir. Öyle ki, Ariel SHARON tarihin en büyük soykırımlarından birine girişmeden hemen önce gizli bir toplantıda en yakın adamlarına şu konuşmayı yapmaktaydı: “Asıl hedefimiz Filistin'in nüfusunu azaltmak ve buraya Rusya'dan Ethiopia'dan import edilen Yahudi yerleşimcileri yerleştirmek... Tarihte de şunu görüyoruz: Cengiz Han amacına ulaşmak için milyonlarca kadın ve çocuğu öldürdü... Polonya asıllı ve Lehçe'yi konuşan kadın ve çocukları öldüreceksiniz. Hayat sahası ancak bu şekilde kazanılır. Ermeniler'in katledilmesinden sonra, bugün onların hiç sözünü eden var mı?” - Siyon emperyalizmini yeni ve daha kapsamlı bir soykırıma cesaretlendiren en önemli olgulardan biri demek ki rakip emperyalistlerin Ermeni soykırımını çıkarları gereği görmezden gelmeleri olmuştur. Sözü uzatmadan tüm bu söylenenleri şu basit gerçeğe bağlayabiliriz, emperyalistler, çıkarları gereği halkların soykırımdan geçirilmesinin sorumluluğunu taşıdıkları gibi, karşı duruyor göründükleri her durumda da bunu ancak gerici çıkarları ve yeni kırımlar uğruna yapmaktadırlar. Elbette bu gerçeğe ulaşmak için herhangi bir tarih bilgisine de ihtiyaç yoktur. ‘90'lı yıllarda Afrika'da yaşanan ve milyonları bulan insan kırımındaki emperyalistlerin rolü ve ikiyüzlülüğü bir yana, bugün Sudan'da, Filistin'de ve Irak'ta yaşanan insan kırımları ek bir açıklama olmaksızın bu gerçeğin güncel örnekleri durumundadır. Diğer taraftan bir kez daha belirtmek gerekir ki, Ermeni soykırımı sözkonusu olduğunda şoven milliyetçi kesilip ortalıkta gürleyenlerin bu sorunun gözardı edilmesi karşılığıda bizzat kendilerince de “soykırım” denilen Irak işgalinde emperyalistlerin dümenine bağlanması tam anlamıyla ibretlik bir durumdur. Bu ibretlik durum emperyalistlerin Ermeni soykırımını kullanması karşısında geçmişte onay verdikleri birçok katliamı (örneğin Fransa'nın Cez****'deki katliamları) gerisin geri muhataplarına hatırlatmalarında da bariz biçimde sırıtmaktadır. - Benzer her durumda olduğu gibi Ermeni soykırımı suçunun hesabını sormak ve failleri cezalandırmak ne emperyalistlerin ne de işbirlikçi iktidarların harcıdır. Çünkü “tencere dibin kara” misali hepsi egemenliklerini halkların kırımı ve en vahşisinden katledilmesine borçludurlar. Bugün de örneklerini yaşamakta olduğumuz bu barbarlık geleneğinden ne biri ne de öteki muaftır. Emperyalist-kapitalist düzen, halkların kırımı ve birbirlerine boğazlatılmasıyla ancak varlığını sürdürebilmektedir. İnsanın suya ihtiyacı neyse emperyalist-kapitalist barbarlığın halkların kanına duyduğu ihtiyaç da odur. Dolayısıyla halkların kırımının sorumluluğunu birlikte paylaşan ve her yeni gün yeni kırımlara imza atan emperyalistler ve işbirlikçilerinden geçmiş suçlarının hesabını sormalarını ve kabul etmelerini beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Emperyalizmden ve işbirlikçi iktidarlardan işledikleri suçların hesabını sormak ancak emekçi halkların birleşik mücadelesinin harcı olabilir. Bunu sağlamanın yolu ise ancak, egemenlerin yaptığı gibi insanlık suçlarını unutarak ya da kirli pazarlıklara yedeklenerek değil, bu suçların sahibi iktidarı ve emperyalistleri yargılayarak açılabilir. Aksi halde kardeş halklar arasında ön yargıları bertaraf etmek mümkün olmayacağı gibi, egemenlerin halkları birbirine boğazlatmaya dönük yeni girişimlerinin önü de alınamaz. ** Dayanışma için katılım gösterebileceğiniz realist yoldaşlar/siteler/kaynak link listesi: http://www.gergindergi.net/component/option,com_akobook/Itemid,43/startpage,2/ ** Halk realitesi gönüllüleri halk_c@yahoo.com Email: halk_c@yahoo.com Website: http://www.gergindergi.net/component/option,com_akobook/Itemid,43/startpage,2/ http://www.ipeksenoglu.com/cgi-bin/guestbook/guestbook.cgi http://www.network54.com/Forum/thread?forumid=209399&messageid=1107361111&lp=1107361111 http://www.sip-network.de/cgi-bin/gb/guestbook?anzeigen=VfB&id=10240&wer=INITIATIVE+de+la+INTERNATIONALE http://www.gottfriedhelnwein.ie/kontakt/gaestebuch/page_1_2005-2005t591.html http://55716.guestbook.onetwomax.de/ http://www.centralasia.kz/cgi-bin/gben/gb.cgi http://istanbul.indymedia.org/news/2005/02/19483.php http://globalguest.com/gb2/CEMAKAS/guestbook.html http://www.pankobirlik.com.tr/modules.php http://boiteaoutils.webdonline.com/fr/services/forums/message.asp?id=415670&msgid=4069441&poster=0&ok=0 http://f23.parsimony.net/forum53543/messages/10491.htm http://www.watson-trant.com/index.php?option=com_akobook&Itemid=64 http://www.gencliginsesi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=657 http://www.hurgokbayrak.com/guestbook/index.php http://www.golhisar.com/guestbook/guestbook.php?act=show http://two.guestbook.de/gb.cgi?gid=69912&prot=& http://pub30.bravenet.com/guestbook/2573747484 http://www.kalfaoglu.com/cgi-bin/guestbook.cgi http://www.herseynet.com/pano/pano.php http://www.gergindergi.net/component/option,com_akobook/Itemid,43/startpage,2/ http://www.holywar.org/CART151.gif ** |
06th May 2005 - 06:17:42 AM |
13440 : Chris |
i really cant belive how sad you people are if you have a lift i say u go live it now instead of this horseshit website!!!!! |
06th May 2005 - 06:44:17 AM |
13441 : İşte işgalcinin adaleti! |
İşte işgalcinin adaleti! Irak ve Afganistan'ı kanunsuz olarak işgal ederek her gün onlarca Müslümanın katledilmesine ve onlarcasının da yaralanmasına sebep olan işgalci ABD'nin adalet anlayışı da sorgulanmaya başlandı. Askeri yargıcın, işgalci ABD'nin Kasım ayında Felluce'ye düzenlediği büyük saldırı sırasında bir camide silahsız üç sivili katleden Amerikan askerini suçsuz bulması büyük tepki topladı. Bu kararla işgal altındaki ülkelerdeki katliam ve işkencelere yeni kapılar açılacağına dikkat çekildi. CAMİDEKİ KATLİAM NASIL OLMUŞTU Amerikan NBC televizyonunda yer alan habere göre; NBC televizyonu tarafından görüntüleri de yayınlanan katliamı gerçekleştiren Amerikan askerinin, olayı soruşturan General John Sattler tarafından suçsuz bulunduğu kaydedildi. Haberde, General Sattler'in söz konusu askerin olayda nefsi müdafaa yaptığını ileri sürerek herhangi bir suçlamada bulunmadığı bildirildi. Felluce'deki sokak çatışmaları sırasında Amerikan askerleri bir camiye girmiş ve camide daha önceden yaralanmış dört sivili bulmuşlardı. Bu silahsız sivillerden üçü bir Amerikan askeri tarafından açılan ateşle öldürülmüştü. SİVİLLERİ ÖLDÜRMEK NEFSİ MÜDAFAA OLDU General Sattler'in yaptığı soruşturma neticesinde, Amerikan askerinin camideki yaralı sivillerin bubi tuzağı kurma ihtimalinden korktuğu için hayati tehlike endişesiyle ateş açtığı ve bunun bir nefsi müdafaa olduğu sonucuna vardığı kaydedildi. Bu arada, camide bulunan yaralı dördüncü sivili öldüren bir diğer Amerikan askeri konusundaki soruşturmanın ise hâlâ devam ettiği belirtiliyor. |
06th May 2005 - 12:48:35 PM |
13442 : faggot dustindiamond.com reader |
chris (13440), lets get together for some hot teabagging. then i'll give you a 'dizzy gillespie' and you'll turn gay like so many before you |
06th May 2005 - 01:57:10 PM |
13443 : Clay Aiken |
Chris, I also want to give you a good teabagging - I'd like to work your balls like a couple of eggs boiling in a pot of water. Then I'll take a picture of you wearing my Roman helmet so you'll have something to remember me by and jack off to at a later date. |
07th May 2005 - 07:21:57 AM |
13444 : Chris Hattery |
Dustin, We were having a party, and we were going to invite you but we didn't know how. Maybe next time. haha xanga.com/xlamewillwalk xanga.com/borka |
07th May 2005 - 01:33:00 PM |
13445 : |
retards love cake |
07th May 2005 - 02:47:27 PM |
13446 : Johno Harley Barrister-at-law |
hey dude, just wanna let you know your my hero, i think your great. fancying you convinced me of my sexuality, i found it easier to come out because of you. thanks babe, xxx Johno @ Northumbria Law |
07th May 2005 - 04:16:26 PM |
13447 : Dner |
Him who?! HIM ME!! |
07th May 2005 - 07:44:39 PM |
13448 : |
http://online-poker-online-poker.net http://online-poker-online-poker.net/online-casino/ online casino |
07th May 2005 - 07:50:20 PM |
13449 : sak |
?????????? |
08th May 2005 - 04:09:22 AM |
13450 : davon |
girl i want to fuck some pussy and feel some nice tits |
08th May 2005 - 08:34:51 AM |
13451 : |
ManipulaZional MEDIA ** MERSİN'DE TÜRK BAYRAĞINI YAKTIRANLAR 5 Amerikalı, 2 İisrailli Nevruz'dan 15 gün kadar önce, psikolojik harp uzmanı olan 7 kişilik ekip Mersin'e geldi. Tertip komitesi içindeki bazı isimlerle ve Emniyet'te bir grupla ilişkiye geçti. Olayları bir arabanın içinden izlediler. Ekibin kullandığı elemanları, Aydınlık görüntülerden tespit etti. İşte Mersin'deki kışkırtmanın içyüzü. Mersin'deki Nevruz kutlamalarından sonra yürüyüş yapmak isteyen çoğu çocuk yaklaşık 150 kişilik gruba polis müdahale etti. Müdahale sırasında 16 yaşındaki bir çocuk elindeki Türk bayrağını yere vurdu ve bayrak yakılmak istendi. Olaydan sonra, yurt çapında büyük bir tepki oluştu. MHP Genel Merkezi'ne bağlı bazı ülkücü gruplar İstanbul-Üsküdar, Gaziantep ve Eskişehir DEHAP binalarına saldırdı.Türkiye son bir haftadır bayrak krizini tartışıyor. Dile getirilen ortak fikir "kışkırtma." Ancak saldırı hangi merkezlerde planlandı? Planı kimler, nasıl uyguladı? Tertipte kimler kullanıldı? Aydınlık bu kışkırtmanın arkasındaki isimleri ortaya çıkartıyor. 7 KİŞİLİK ÖZEL EKİP 21 Mart'ta gerçekleşen olaydan yaklaşık 15 gün önce beşi Amerikalı, ikisi İsrailli 7 kişilik ekip Mersin'e geldi. Adları Levi Saai ve Matrix (kod adı) olan İsrailliler, MOSSAD'ın psikolojik savaş uzmanlarından. Amerikalıların ikisi Adana Konsolonsluğu'nda görevli, gayrınizami harp uzmanı bir albay ve bir yarbay. Amerikalıların üçü ise Ankara'dan geldi. KİMLERLE, NE GÖRÜŞTÜLER? Ekip, Nevruz kutlamalarından önce, miting tertip komitesindeki bazı kişilerle ilişkiye geçti. Çocukları ön plana çıkartmaları, "özgürlük ve bağımsızlık" içerikli sloganlar attırmaları ve "Faşist ordu" diye bağırılması telkininde bulundular. Telkinler bununla da sınırlı değil. İntihar eylemleri başlatmaları istenerek, "Kürt özgürlükçülerine destek verenleri tarih yazacaktır" dediler. Gözaltına alınma durumunda, resmi zabıtlara geçmesi için eylemlere sahip çıkılmasını istediler. Mersin'in mahallelerine dağılan propogandacılara, Kürt kitlelerine "Zafer yakındır, kazanacağız" şeklinde çağrı yapmaları talimatı verildi. Plana göre, kutlamalardan sonra, özellikle basının önünde Türk bayrağı açılacak, bayrak bir süre sallandıktan sonra yakılacaktı. EMNİYET İÇİNDEKİ GRUP Ekip, yalnızca tertip komitesindeki bazı isimlerle değil, sivil istihbaratçılarla da ilişkiye geçti. Bu istihbaratçıların olaydaki rolünü, fotoğraf karelerinde tespit ettik ve bilginize sunuyoruz. İŞTE TERTİBİN GELİŞİMİ 21 Mart günü, plan uygulamaya konuldu. Amerikalı ve İsraillilerden oluşan ekip, "ana" ve "yedek" olmak üzere iki ayrı plan yapmıştı. Miting alanının çıkış noktalarına gözcü yerleştirdiler. Bu arada, "kırmızı Reno marka" bir aracın Türk bayrağını dalgalandırarak, miting alanının etrafında dolaştığı emniyet kayıtlarına geçti. İsrailli ve Amerikalılardan oluşan ekip, alana yakın bir yerde araba içinde bekliyordu. Kutlamalarının ardından, çoğu çucuk 150 kişilik grup şehir merkezine yürümek istedi. Polis gruba müdahale etti. Grup polise taş atmaya başladı. Grubun içinde, olaya müdahale etmedikleri gibi, eylemcilere yardım eden bazı sivil görevliler de vardı. En öndeki çocuklardan biri, "yoldan geçen birinin elinden aldığı" Türk bayrağını, bir süre salladıktan sonra yere vurmaya başladı. Çocuk elindeki bayrağı bir ara düşürdü. Bayrağı almak için yere eğilen çocuğa, yanına gelen koyu kahverengi takım elbiseli "görevlinin" yardım ettiği ve daha sonra sırtını okşayarak kolladığı görüntülere yansıdı. Olayın gelişimi bu şekilde. Olay sırasında görüntülere yansıyan, bir gazetecinin farketmemesinin neredeyse mümkün olmadığı çok açık karelere, nedense hiçbir yayın organı dikkat çekmedi. Oysa, tertipte kullanılan görevliler, gazete manşetlerinde kullanılan fotoğraflara bile yansıdı. Olaylardan sonra gözaltına alınan 14 yaşındaki V.S. ile 12 yaşındaki C.S. "Bize birisi bayrak verdi" dediler. Polis, kamera görüntülerinden çocukları yönlendirdiği iddia edilen 1987 doğumlu E.B.'yi gözaltına aldı. Ancak Aydınlık'ın tespit ettiği 3 ya da 4 kişilik ekibiptekilerin tamamı orta yaşlı. TARİH 15 ŞUBAT, YER YİNE MERSİN... Şimdi 34 gün önceye gidelim. Yine Mersin'de, Abdullah Öcalan'ın yakalandığı 15 Şubat'ın yıldönümünde yapılan gösteri sırasında, Kürt kökenli Ümit Gönültaş isimli bir genç vurularak öldürüldü. PKK'ya yakınlığıyla bilinen gazeteler, olaydan polisi sorumlu tuttu. Ancak, görüştüğümüz DEHAP'ın Batman Eski İl Başkanı Mehdi Öztüzün, "sivil bazı kişilerin" kalabalığa ateş açtığını, Gönültaş'ın da bu kurşunlarla öldüğünü söylüyor. Öztüzün'ün verdiği bilgiye göre, Gönültaşın cenaze töreninde de yine "sivil" kişilerin ateşi sonucu bir genç yaralanıyor. BİR AY ÖNCEDEN "ABD MERSİN'DE KIŞKIRTMA YAPACAK" UYARISI Aydınlık'a, Amerikalı heyetlerin kendilerine gelip "Ayrılıkçılığı kışkırtın destekleyelim" dediğini açıkladıktan sonra DEHAP Genel Merkezi tarafından görevden alınan Mehdi Öztüzün, Şubat ortalarında Batman Doğuş gazetesi yetkilerine şu önemli açıklamayı yaptı: "Mersin'e dikkat edin, orayı merkez olarak seçtiler. ABD, Kürt-Türk kışkırtması yapacak." ** - İşçi Partisi başkanını dinliyoruz... - Türk bayrağının altında durmak Türk bayrağını on yaşındaki o çocuk atmadı yere. Bayrağımızı çok daha önce, Türkiye'yi yöneten o koca koca adamlar yere bırakmışlardı. İkiyüzlülüğün âlemi yok. Türk bayrağı, Türkiye'nin ABD marifetiyle AB kapısına bağlandığı gün gönderden indirilmişti. Diyarbakır'ı AB kapısı yapanlar, Kürt yurttaşlarımızın umutlarını da Batı'ya yönlendirmişlerdi. Bugün Türkiye meydanlarında Talabani bayraklarıyla miting yapılıyorsa, bunun birinci sorumlusu, Turgut Özal'dan beri o Kukla Devleti kuran Amerikancı yönetimlerdir. Bugün milletimizi ayağa kaldıran, Türkiye'ye dayatılan dağılma sürecidir, parçalanma tehdididir. Olayın bir yönü budur; ama diğer bir cehesi daha var. BAYRAĞI DALGALANDIRAN RÜZGAR Büyük milletimizin ABD tehdidine karşı uyanışını saptayanlar, bu uyanışı da kendi amaçları için kullanmayı denemektedirler. Bayrağın altında durmak, bir heyecan işi olmaktan öte, bir akıl işidir. Bayrakları dalgandıran, yalnız yürekte esen rüzgâr değil, ondan önce beyindeki enerjidir. Önce stratejimizi doğru saptayalım. 21. yüzyılda bizim bir millî devletimiz olacak mı? Bu soruya şu an örgütlü olarak bir tek İşçi Partisi açık ve kesin bir cevap veriyor: Evet olacak! Türkiye'yi ve Türk bayrağını var edecek olan millî seferberliğin ilk adımı, öncelikle bu iradenin oluşmasındadır. Bu iradeyi paylaşmayan, şereflisi ve şerefsiziyle bütün AB kapıcılarının, bu milleti hangi uçurumlara sürüklediklerini artık görmek zorundayız. IRAK DERSİ Görmüyor musunuz, Türkiye, Atlantik'te boğuluyor. ABD güdümündeki Türkiye, devletini, milletini, bayrağını, Atatürk'ünü, her şeyini kaybediyor. Bu tehdidi, ancak bütün milletimizi birleştirerek göğüsleyebiliriz. Irak dersi ortadadır: Kürdünü kaybedenin ülkesi bölünmüştür. Milletimizin parçası olan Kürdümüzü ABD tertiplerine teslim etmemek, bugün vatanseverliğin birinci emridir. Mersin mitinginin arkasında CIA takımının bulunduğunu, Aydınlık bu sayıda bütün kanıtlarıyla açıklıyor. Bayrağı yere attıran da Atlantik'in ötesindedir, arkasından Kürt düşmanlığı kışkırtan da. Özellikle MHP'nin örgütlerindeki ve tabanındaki yurtsever insanlarımıza sesleniyoruz: Bu ülkede Kürt düşmanlığı kışkırtmak, bu ülkeye, bu devlete, bu millete bugün yapılabilecek en büyük kötülüktür. ABD senaryolarında rol alma konusunda Devlet Bahçeli'nin sabıkaları unutulmamalıdır. Aynı senaryonun diğer kahramanı ise, ABD güdümlü bölücülerdir. Bunlar da "ABD ordusu, Ortadoğu ülkelerinin haritasını değiştiriyor, bari biz de bu proje içinde görev alıp kukla olmanın ödülünü kazanalım" havasına girmişlerdir. Ortadoğu'nun hainleri olmaya taliptirler. PLANI BOZACAK GÜÇ Bu arada CIA ve maaşlı memurları, Hitler'in "Mein Kampf" kitabını piyasaya sürüyorlar. Avrupa'nın Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması kararı da bir ay sonra açıklanıyor. Neresinden baksanız, Türkiye iç çatışmalara, kargaşalıklara sürüklenmek tehdidiyle yüz yüzedir. ABD, kurduğu Kukla Devleti Kerkük'ten sonra Diyarbakır'a doğru genişletip, Ankara'yı da o kukla devletin bekçisi yapma planını uygulamaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi içinde Türk Ordusu'na verilmek istenen görev, ABD piyonluğudur. 2. Ordu'nun Malatya'da halkla birlikte yürüyüşü, bu planı bozacak gücün yürüyüşüdür. Türkiye, silahlı tehditle karşı karşıyadır. Öyleyse ancak askerî gücüyle bu tehdidi göğüsleyebilecektir. Türk Ordusu, o nedenle bugün Türkü ve Kürdüyle bütün milletimizin en değerli varlığıdır. Geldiğimiz noktada varolmak, bir olmaya ve silahlı olmaya bağlanmıştır. HAÇLI İRTİCANIN VE TÜRKİYE'NİN IRAK POLİTİKASI Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın bir hafta önceki uyarısı, bu tabloda şimdi çok daha büyük anlam kazandı. Türkiye'nin bir Irak politikası yoktur. Daha doğrusu vardır ama, o politika Türkiye'nin politikası değildir; Washington'un politikasıdır. Tayyip Erdoğan, 15 Şubat 2004 akşamı Kanal D ekranından "ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde, Diyarbakır'ı merkez yapacağız" diyerek, ABD politikasının emrinde olduğunu açıklamıştır. Bu durumda, "Türkiye'nin Irak politikası var" diyen Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, herhalde Tayyip Erdoğan'ın bu politikasını paylaşmıyordur. Paylaşamaz! Türkiye'nin Irak politikasını, 1990 Körfez Savaşı öncesinden beri, neredeyse 20 yıldır İşçi Partisi ortaya koymuştur: Irak'ın toprak bütünlüğü, ABD'nin Ortadoğu'ya müdahalesine son verilmesi, bölge ülkelerinin (Türkiye, İran, Suriye ve bugün Irak Mukavemet Hareketinin) işbirliği ve cephe gerisi olarak Avrasya ittifakı... Kürtlerin ABD planlarına teslim edilmemesi, bu politika demetinin önemli unusurlarından biridir. İŞÇİ PARTİSİ'Nİ KEŞFEDEBİLMEK AB kapısında gönderden indirilen Türk bayrağını dalgalandırmak için, öncelikli görev, Türkiye'yi AB kapısındaki çarmıhtan kurtarmaktır. Böylece ABD'nin tezgâhını bozmaktır. Bu görevler, ancak ve ancak İşçi Partisi'nin merkezinde yer alacağı bir Millî Hükümet'le başarılabilir. İşçi Partisi'nin programını, siyasetlerini ve kadrolarını dışlayan her girişim, yeniden İşçi Partisi'nin keşfedilmesiyle sonuçlanacaktır. Bu vatan için çözüm arayan herkesin ve herkesin artık anlaması gereken birinci madde budur. BÜYÜK EYLEM Bugün Türk bayrağı altında durmak, başlı başına bir eylemdir. Türk bayrağı, büyük bir milletin bayrağıdır. O bayrağın altında küçük işler yapılamaz. Hiç kimse Türk bayrağının gölgesine gizlenerek, ABD tertiplerini sahnelemeye kalkışmasın. Çünkü o bayrağın altında yapılamayacak bir iş varsa, Kürt düşmanlığıdır. Bir elde mavi bayrak, bir elde göstermelik Türk bayrağıyla, sahtekârlık günleri arkada kalmıştır. Türk bayrağının altında durmak, ABD tehdidine göğüs germektir; Türkiye'nin millî birliğini ve millî devletini savunmaktır. ** |
08th May 2005 - 08:36:48 AM |
13452 : http://hydrocodone.sexwsex.com http://hydrocodone. |
ß http://hydrocodone.sexwsex.com http://hydrocodone.sexwsex.comë |
08th May 2005 - 11:22:46 AM |
13453 : Mr. Belding |
Hey Screech, remember the time I put my penis inside your rectum? |
08th May 2005 - 04:42:48 PM |
13454 : |
Ox is still the resident genius, but I still miss the hardcore stylings of the "Remember when..." guy. Not to mention the excelent comments by Fagbusters and Kurt Steinberg that peppered this queer guestbook. Only a few of us are keeping the spank fodder going. Ox and I can't do it alone. |
08th May 2005 - 04:55:57 PM |
13455 : Dner |
Ox is still the resident genius, but I still miss the hardcore stylings of the "Remember when..." guy. Not to mention the excelent comments by Fagbusters and Kurt Steinburg |
08th May 2005 - 06:34:15 PM |
13456 : Maxwell Nerdstrom |
Screech, remember your 14th birthday? Remember how Belding called you into his office that day and told you that you were becoming a man? Remember how he told you that, as a rite of passage into manhood, and as a birthday present, he was going to let you give him an assfucking? Remember how overjoyed you were, because in the past, he was always the pitcher and you the catcher? Remember how Belding had said that this was because your penis was too small to satisfy him adequately? Remember how Belding pulled down his pants, bent over his desk, stuck his hairy, wrinkly middle-aged ass up in the air, and said "well, let's get this over with"? Remember how you felt like all your birthdays had come at once, and your little cock started to get hard? Remember how you noticed brown stains on the underpants round Belding's ankles, and you didn't know at the time, but those stains were there because of Belding's incontinence, which had been caused by a lifetime of him having anal sex with any willing male he could lay his hands on? Remember how his starfish was rimmed with crusty, flaky shit, and that really turned you on? Remember how amazing it felt when you stuck your rock-hard fuck-saber deep inside his poothole, and how you didn't need any lubricant because your cock was so small and his sphincter so wide and dilated? Remember how you pulled out after a few minutes, and when you removed your cock a stream of liquid shit dribbled out of Belding's ass and went all over the underpants and corduroy slacks he had round his ankles? Remember how you turned him around and stuck your shitty cock in his mouth? Remember how Belding sucked you like the professional man-whore he was, and it was the most amazing feeling you'd ever experienced? Remember how you could feel a tremendous orgasm building in your loins? Remember how, just as you blew a massive load down Belding's throat, you inexplicably shouted "ZOIKS!! HERE COMES THE SCREECH-SAUCE!!!!!"? Remember how it later transpired that Belding had asked me to record your tryst, and I had taped the entire thing on a hidden tape recorder? Remember how I sold a copy of the tape to Zack? Remember how he used a sampler to make a sample of you shouting "ZOIKS!! HERE COMES THE SCREECH-SAUCE!!!!!" and used the sample in a Zack Attack song? Remember how the song became a massive smash-hit all across campus, and you were once again made laughing stock of the entire school for several months? LOL!! ZACK iS l33TeR thAn j000!!!!! |
08th May 2005 - 06:35:03 PM |
13457 : |
http://online-poker-online-poker.net http://online-poker-online-poker.net/online-casino/ online casino |